31 Mayıs 2013 Cuma

Kızamık

Kızamık 
Daha ziyade 3-10 yaşları arasında görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Tıp dilinde morbilli denilen bu hastalığın nedeni, bir çeşit virüstür. Kızamıklı hastanın tükürük damlacıkları aracılığı ile sağlamlara da bulaşır. Bu nedenle, kızamık lekeleri kaybolduktan sonraki 10 gün içinde de hastayı, sağlıklı kimselerle görüştürmemek gerekir. Hastalık mikrop alındıktan sonra 10 gün içinde orataya çıkar. Hastanın gözleri kızarır, burnu akar, hapşırır, öksürür. Ateş yükselir. Baş ağrılarından şikayet eder. Kuvvetli ışıktan rahatsız olur. Bu belirtilerden aşağı yukarı 4 gün sonra küçük kırmızı ufak lekeler görülmeye başlar. Bunlar grup halindedir. Bu dönemde dudaklarda kuruluk ve dilde paslanma dikkati çeker. Bir süre sonra da kızamık lekeleri yüzün her tarafına, boyuna, göğse, kollara, karına, ve bacaklara yayılır. Bu dönem 3-4 gün devam eder. Sonra ateş yavaş yavaş ya da birdenbire düşerek belirtiler kaybolur. Hastanın odası güneş görmeli ve çok temiz olmalıdır. Oda ısısı 18-20 derece arasında tutulmalı, günde en az iki kere havalandırılmalı ve hastanın üşütmemesi için azami dikkat gösterilmelidir. Ayrıca, hastanın ağız, burun ve beden temizliğine özen gösterilmelidir. Bunlara dikkat edilmediği takdirde hastalık, zatürree, bronkopnömoni, zatülcenp, ortakulak iltihabı veya ensafalit gibi tehlikeli hastalıklara neden olabilir. Kızamık geçirenler, bağışıklık kazanıp bir daha kızamık olmazlar. Ayrıca çocuklara 2 yaşında yaptırılacak kızamık aşısı da bağışıklık sağlar.

Kabakulak

Kabakulak 
Daha çok çocuklarda görülen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın ağzından çıkan tükürük damlacıklarıyla bulaşır. Tıp dilinde parotitis epidemica denilen bu hastalık; genellikle kulak altında bulunan tükürük bezlerinin iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Kuluçka devresi, 18 gündür. Hastanın ateşi birdenbire yükselir, genel bir halsizlik görülür. Çok defa kulağın ön ve altında bulunan tükürük bezleri şişer ve acıma hissi duyulur. Yanak ve kulağın altı kabarır, kulak memesi de hafifçe yukarı doğru kalkar. Ağızda kuruluk, dilde pas vardır. İştah da azalmıştır. Bu durum birkaç gün devam ettikten sonra tükürük bezlerindeki şişlik yavaş yavaş kaybolmaya ve hasta iyileşmeye başlar. Hastalığın kendisi çok tehlikeli bir hastalık olmadığı halde; başka hastalıklara zemin hazırlar. Bu hastalıklar arasında; pankreas, gözyaşı keseleri, böbreküstü bezleri, erkeklerde husyeler, kadınlarda yumurtalıkların etkilenmesi önemli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle en iyi şekilde tedavi edilmesi gerekir. Hastanın sağlıklı kimselerle konuşması, görüşmesi önlenir. Sulu yiyecekler verilir. Kabız olmaması sağlanır.

Havale

Havale 
Vücut kaslarının ani ve şiddetli olarak kasılması sonucu ortaya çıkan duruma havale denir. Büyüklerde havale çoğunlukla sara nöbetleri sırasında görülür. Küçük çocuklarda görülen havale, sinir sisteminin değişik nedenler karşısında göstermiş olduğu bir tepkidir. Bu tepkiler de; kemik hastalıkları, yüksek ateş, boğmaca, devamlı hazımsızlık, bağırsak şeritleri veya diş çıkarmalardan kaynaklanabilir. Ayrıca bu duruma sinir sistemi veya beyinde meydana gelen bir hastalık da neden olabilir. Havale geçiren çocuğun gözleri sabit bir noktaya çevrilir, çenesi de kenetlenir. Dudakları, yüz kasları, kol ve bacakları, önce şiddetli bir şekilde kasılır, sonra da çırpınmaya başlar. Ağzından da köpük gelir. Bütün bunlar bir iki dakika devam eder. Sonra bütün belirtiler kaybolup, uykuya dalar. Hastalığın bir nedenini bulmak için mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. Bu arada çocuğu sessiz, loş bir odaya yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmek faydalıdır.

Çocuk Felci

Çocuk felci Omuriliğin ön kordonlarının iltihaplanması sonucu felçle neticelenen bir hastalıktır. Tıp dilinde poliomelitis denir. Bilhassa yaz ve sonbahar aylarında görülür. Nedeni bir çeşit virüstür. Lağım sularının yiyeceklere bulaşması, sineklerin taşıdığı mikroplar, hastalığa yakalanmış kişinin ağız ve burnundan çıkan damlacıklarla bulaşır. çocuk felcine küçükler yakalanabileceği gibi büyükler de yakalanabilir. Hastalık mikrop kapıldıktan 7-21 gün içinde ortaya çıkar. Hastada ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma, yorgunluk, boyunda kasılma, ve sırt ağrıları vardır. Hastalığın ilk günlerinde gerekli tedaviye başlanmazsa, özellikle kol ve bacaklarda felç görülür. Hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak gerekir. çocuk felcinden korunmak için Salk aşısı veya Sabin aşısı yaptırmak gerekir. Bu aşının ilki çocuk 6 aylık olmadan önce, ikincisi ilk aşıdan 2 ay sonra, üçüncüsü, ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. Tedavi için mutlaka doktora başvurmak gerekir.

Hastalıklar Ve Tanımları 9

HASTALIK
TANIMLAMA
ALKOLİZM
Madde bağımlılığı.
MADDE BAĞIMLILIĞI
Metabolizmanın normal işleyişinde yabancı bir maddenin mutlak zorunlu hale geldiği durumlarda,bu maddenin alınamaması sonucu gelişen tablodur. En yaygın şekli alkolizmdir.
MELANKOLİ
Hüzünlü ve kendini itham eder konuşma,fikir ve düşüncelerde yavaşlama,depresyon,ağlama,kendini küçük ve kıymetsiz görmesi,uykusuzluk,intihar,az ve isteksiz konuşma vardır.
STRESS
Günlük olaylar karşısında kişinin adaptasyon kapasitesinin yetersiz kaldığı durumlara verilen genel bir isimdir.
ŞİZOFRENİ
Sebebi bilinmeyen,erken yaşlarda başlayan(17-25),kronik,ilerleyici seyir gösteren bir hastalıktır. Kişi gerçek duygu ve düşüncelerinden uzaklaşıp muhakeme kusurları gösterir.
UYKU BOZUKLUĞU
Stres sonucu gelişebilir. Toplumda genelde iş yaşantısı ile ilgili sorunlar,aile içi problemler en önemli sebepleri teşkil etmektedir.

Hastalıklar Ve Tanımları 8

HASTALIK
TANIMLAMA
GLOKOM
Göz içi basıncının yükselmesi ve buna bağlı fonksiyonel bozukluklarında doku tahribatının ortaya çıkması durumudur.
GÖZ TANSİYONU
Glokom
KONJONKTİVİT
Gözün konjonktiva tabakasının iltihaplanmasıdır. Sulanma ve kızarıklık ile başlar. Gözde batma,yabancı cisim hissi vardır.

Hastalıklar Ve Tanımları 7

HASTALIK
TANIMLAMA
BADEMCİK ENFEKSİYONU
 Tonsilit
BURUN KANAMSI 
Epistaksis
EPİSTAKSİS
Tek ya da iki taraflı burun kanamsıdır. Çok değişik hastalıklara bağlı olarak gelişebilir. 
İŞİTME KAYIPLARI
İşitmede rol alan sinirlerden kaynaklanabilir. Ya da sesin iç kulağa ulaşmasına engel olan patolojiler neden olabilir. 
MENİERE HASTALIĞI
Nöroloji konu başlığı
OTITIS MEDİA 
Orta kulak boşluklarında bulunan iltihap reaksiyonudur. Hasta kendi sesini az ya da değişik duyduğunu belirtir. Sağırlık ilerlemiş vakalarda gözlenir.
RİNİT
Su gibi burun akıntısı vardır. Hapşırma, göz yaşarması eşlik eder.   
SAĞIRLIK
İşitme kayıpları 
SİNÜZİT
Yüz bölgesinde ağrı vardır. Ağrı sabah saatlerinde başlar. Başın öne doğru eğilmesiyle şiddetlenir. Geniz ya da burun akıntısı olabilir. 
TONSİLLİT
Vücutta dış etkilere karşı savunma görevini sürdüren bademciklerin iltihaplanmasıdır. Öksürük ve ateş temel burgulardır. Bulantı, kusma ve ishal görülebilir.
TÜKRÜK BEZİ ENFEKSİYONLARI
En önemli tükürük bezleri parotis, submaksiller ve sublingual bezlerdir. En önemli enfeksiyonu ise kabakulaktır.

Hastalıklar Ve Tanımları 6

HASTALIK
TANIMLAMA
ALZHEIMER HASTALIĞI
Genellikle 50 yaş altında görülen organik bir bunama türüdür. Gözlerde ve sinir sisteminde dejeneratif değişikliklerle ortaya çıkar
ARAN DUCHENME HASTALIĞI
Gitgide ilerleyen kas dokusu harabiyeti ile karakterize bir hastalıktır.
ELİLEPSİ
Nöbetler halinde gelen,beyin dokuda anormal elektrik deşarjından kaynaklanan bir hastalıktır. Hasta bayılma olmadan,hatta kendisi bile hissetmeden nöbet geçirebilir.
FASİYAL PARALİZİ
Soğuk ya da virüslere bağlı olarak gelişir. Hareket kaybı vardır. Yüz çizgileri silinmiş,dudak aşağı sarkmıştır. Hasta ıslık çalamaz.
FRÖCHLICH SENDROMU
Hipofiz bezinin bir tür tümörüdür. Genital fonksiyonlar geri kalmıştır. Orantısız cücelik vardır. Dystrophia adiposogenitalis adıyla da bilinir.
GUILLAIN BARRE HASTALIĞI
Virüsler tarafından oluştuğu tahmin edilen sinir sistemi ile ilgili bir hastalıktır. Dudaklarda uyuşma,adalelerde güçsüzlük vardır. Beyin omurilik sıvısında protein miktarı artmıştır.
KORE HASTALIĞI
Ani,amaçsız,düzensiz hareketler vardır. Adale kuvvetsizliği ve psikolojik kararsızlıklar eşlik eder. Yürüme ve el işlerinde güçsüzlük vardır.
MENIERE HASTALIĞI
Baş dönmesi,bulantı,kusma,kulak çınlaması ve ileri aşamalarda sağırlıkla seyreden bir hastalıktır. Hastalık nöbetler halinde ilerler. Nöbetler dakika ya da saatlerce sürebilir.
MİGREN
Şiddetli baş ağrısı nöbetleri ile karakterize bir hastalıktır. Tipik migren yarım baş ağrısı tarzında oluşur ve ağrının geleceğini,hasta önceden hissedebilir. Bulantı,kusma ve gözlerde kararma eşlik edebilir.
MOTOR NÖRON HASTALIĞI
İlerleyici kas dokusu harabiyeti ile kendisini belli eder. Kas dokusu hacminde azalma,uyuşmalar ile ilerler.
MULTİPL SKLEROZ
Virüs enfeksiyonları ya da bağışıklık sistemi bozuklukları sonucu geliştiği düşünülmektedir.20-40 yaşları arsında sıktır.
MYASTENİA GRAVİS
Kas zayıflığı ve yorgunlukla karakterizedir. Her iki cinste ve her yaşta olabilir. Hastalığın bağışıklık sistemi ile ilgisi olduğu düşünülmektedir.
NIEMAN PICK HASTALIĞI
Kalıtsal özelliği olan bir hastalıktır. Karaciğer,dalak,lenf düğümleri ve kemik iliğinde biyokimyasal değişiklikler vardır. İleri aşamalarda beyin dokusu tutulumu olabilir.
NÖROFİBROMATOSİS
Genetik olarak geçebilir. Tümör bulguları vardır. Klasik anlamda omurilik ve kafa çiftlerine yerleşir.kendisine has deri dökülmeleri vardır. Kanserleşme ihtimali vardır ve kanserleştiği takdirde sarkom olarak karşımıza çıkar.
PARKİNSON HASTALIĞI
Kaslarda genel sertlik,hareketlerde yavaşlama ve statik titreme ile karakterizedir. Hasta yürürken kollarını sallamadan ve öne doğru eğik pozisyonda yürür.yüz mimiksizdir. Konuşma patlayıcı tarzdadır,kelimeler seçilemez.
RECKLINGHAUSEN HASTALIĞI
Nörofibromatosis
TRİGEMİNAL NEVRALJİ
Kafadaki sinirlerle ilgili bir hastalıktır. Ani başlayan çok şiddetli ağrı ile karakterizedir. Ağrı ,yakıcı batıcı tarzdadır. Yüzün belli bölgelerine dokunmak,soğuk,çiğneme,yutkunma ağrıyı başlatabilir.
YÜZ FELCİ
Fasial Paralizi

Hastalıklar Ve Tanımları 5

HASTALIK
TANIMLAMA
AKROMEGALİ
Kafa ve yüzde,ellerde,ayaklarda ve göğüs kafesinde anormal büyüme ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Hipofiz bezinin ön bölümünde büyüme hormonunun çok fazla salgılanması sonucu oluşur. İleri aşamalarda Diyabetes Mellitus gelişme riski bulunmaktadır.
ALBİNİZM
Dermatoloji konu başlığı
ASETONEMİ
Kanda aseton düzeyinin yüksek olması halidir. İleri aşamalarda depresyon tablosu ile ortaya çıkar.
ASETONÜRİ
Üroloji konu başlığı
ASİDEMİ
Kanda hidrojen iyon konsantrasyonunun artması durumudur.PH değerinde düşme ile kendisini gösterir.
ASİDOZ
Vücut sıvılarında alkali maddelerin yoğunluğunun düşme,asit nitelikli maddelerin yoğunluğunda artma olması durumu. Vücut fonksiyonlarında bozulma ile kendisini gösterir. Bu bozulma özellikle Sinir Sisteminde önem taşımaktadır.
BASEDOW GRAVES HASTALIĞI
Tiroid bezinin bağışıklık sistemi ile ilgili iltihaplı hastalığıdır. Gözlerde aşırı derecede büyüme dışa doğru çıkma en önemli bulgudur.
CUSHING HASTALIĞI
Kortizon hormon salınımının artması ile oluşan bir hormon hastalığıdır. Gövde de şişmanlama,ay dede yüzü ,akne,karın bölgesinde çizgi oluşumları,yüksek tansiyon ,psikiyatrik bozukluklar ile birlikte seyredebilirler.
DİABETES INSIPIDUS
Yalancı şeker olarak da bilinir. Çok fazla idrara çıkma,çok fazla su içme ile karakterlidir. İdrar dansitesi çok düşüktür.
DİABETES MELLİTUS
Normalde pankreas beta hücrelerinden salgılanan insülinin yokluğu,yetersizliği ya da etkisizliği sonucu gelişir.çok idrara çıkma,çok su içme ve çok yemek yeme ile kendini belli eder. Çocuklarda görülen ve kalıtsal olan tipi ile erişkin yaşta karşılaşan tipi arasında çok büyük farklılıklar bulunmaktadır.
FEOKROMASITOMA
Böbreküstü bezinin bir tümör hastalığıdır. Krizler halinde gelen hipertansiyon atakları vardır. Nöbetler esnasında baş ağrısı,heyecan,çarpıntı,terleme,ateş basması mevcuttur.
GUATR
Tiroid bezinin normalden daha büyük olması ile karakterli bir hastalıktır. Büyüme ,bezin fonksiyonlarında artma ya da azalma yapabilir. Genellikle iyod yetersizliğine bağlı olarak gelişir.
HAND SCHÜLLER CHRISITIAN
Lipid hücrelerinden kaynaklanan ve özellikle kafatasında kemik yıkılımı ile kendisini gösteren kolesterol ester kümelenmeleri ile karakterli hastalık
HASHIMATO TİROİDİTİ
Lenfosit hücrelerinin Tiroid bezini istilasıyla kendisini gösteren hastalıktır.
HİPERTİROİDİ
Tiroid hormonunun fazlalığına bağlı bir hastalık tablosudur. Çarpıntı,sinirlilik,sıcağa tahammülsüzlük,kilo kaybı,titreme,kas güçsüzlüğü,ishal olabilir. Basedow Graves tipi hipertiroidi de bağışıklık sistemi etkilenmektedir.
HİPOTİROİDİ
Tiroid hormonun yetersiz salgılanması sonucu gelişir. Halsizlik,hafıza kusurları,soğuğa tahammülsüzlük,kilo artışı,kabızlık,saç dökülmesi ve ses kalınlaşması belli başlı bulgulardır.
KRETENİZM
Hipertiroidinin doğumsal olanıdır. Bu hastalarda bebeklik çağında başlayan orantısız büyüme bulguları vardır.
MARIE HASTALIĞI
Akromegali.
YALANCI ŞEKER
Diyabetes Insipidus.

Hastalıklar Ve Tanımları 4

HASTALIK
TANIMLAMA
ABO HEMOLİTİK HASTALIĞI
Hamile kadınlarda anne ile fetus arasında kan uyuşmazlığı ile ortaya çıkan hastalıktır.Anneye yabancı A ya da B antijenini fetusun üretip anne kanına vermesi ile oluşan bir tablodur.
ADET KANAMA BOZUKLUKLARI
Disfonksiyonel Uterus kanamaları
DISFONKSIYONEL UTERUS KANAMALARI
Herhangi bir organik tabanlı hastalığa bağlı olmaksızın ortaya çıkan rahim kanamalarıdır.Ortaya çıkış biçimleri,süreleri,miktarları ve devamlılıkları açısından farklı gruplara ayrılırlar.
DÜŞÜK
20 haftadan daha düşük gebeliğin değişik nedenlerle sonlanması durumudur.Fetus genellikle 500 gramın altındadır.Fetus,yaşam için gereken gelişimi göstermemiştir. Düşük , kendiliğinden yada istemli olarak gerçekleşebilir.
GEBELİK
Erkekten gelen sperm ile kadından gelen yumurtanın birleşerek döllenmenin gerçekleşmesi ve bu döllenmiş yumurtanın rahim içine yerleşmesi ile başlayan dönemdir.
INFERTİLİTE
Bir yıl süresince doğum önleyici yöntemlerden herhangi birisini kullanmamasına ve normal bir cinsel ilişkiye rağmen döllenmenin herhangi bir sebepten ötürü oluşma ihtimalinin düşük olduğu durumlardır. Sterility ‘den farkı , döllenmenin bir takım müdahaleler ile gerçekleştirilme olasılığının bulunmasıdır. Anatomik ya da fizyolojik şartlara bağlı olarak gelişebilir. Kadınlarda döllenme olsa bile normal bir gebelik döneminin yaşanamaması ve doğumun gerçekleşememesine de aynı isim verilir. Sebep %40 erkekten kaynaklanır.
MENAPOZ
Kadınlarda 40 yaş dolaylarında overlerin çalışmalarının yavaşlaması ve sonuçta adetten kesilme ile oluşan tablodur.
PAGET HASTALIĞI
Genellikle yaşlı kadınlarda meme başı bölgesinde görülen bir kanser türüdür.
POLİKİSTİK OVER SENDROMU
Kadınlarda overlerin çok sayıda kist oluşumu nedeniyle büyümesi söz konusudur. Disfonksiyonel Uterus kanamaları,infertilite ve şişmanlık temel bulguları vardır.


Hastalıklar ve Tanımları 3

HASTALIK
TANIMLAMA
AKANTOSİS
Deriyi oluşturan Epidermis tabakasının kalınlığının normalden daha fazla olması.hücre sayısının artması ya da hücrelerin normalden daha büyük yapıda olması durumudur.
AKNE
İltihapla karakterli foliküller.
AKNE VULGARİS
Yağ bezelerinin büyümesi hastalığıdır.Yağ bezeleri buluğa kadar çok az salgı yaparlar.Kadınlarda menopoz dönemine girince , erkeklerde biraz daha ileri yaşlarda azalmaya başlar.
ALBİNİZM
Deri ,saç ve gözlerde pigment eksikliği ile ortaya çıkan konjenital bir hastalıktır.Melanin pigmentinin oluşundaki metabolik bozukluğa bağlı olarak gelişir.
ALOPESİ
Saç dökülmesi durumudur.Kalıtsal olabileceği gibi ,sonradan da gelişebilir.Saçlı derinin tamamında olabileceği gibi daha lokalize yerleşimlide olabilir.Bazen saçlı deri dışında ,vücutta kıl dökülmesi ile de karşımıza çıkabilir.
BEHÇET HASTALIĞI
Gözde iridosiklit,genital ülserasyon ve ağızda aft ile karakterli bir hastalık.
CÜZZAM
Bkz. Lepra
EKZEMA
Sebebi tam olarak bilinmeyen bir cilt hastalığıdır.Ciltte yara oluşumu ile kendisini belli eder.
ERIZIPEL
Ağrı,yanma ve ateşle karakterize ,derinin beta hemolitik streptokok enfeksiyonudur.Genellikle burun ve yanak bölgesine yerleşir.
ERYTHEMA NODOSUM
Sebebi tam olarak bilinmemektedir.Bazı enfeksiyonlara bağlı olarak gelişir.İlaç hassasiyeti sonucu da oluşabilir.Lösemi ya da Ülseratif kolit sonrası da görülebilir.Bacakların ön yüzünde kırmızı nodüllerle karakterizedir.Birkaç hafta içerisinde kendiliğinden kaybolurlar.Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür.
FRENGİ
Bkz. Sifiliz
HEPRES SİMPLEKS
Virütik bir enfeksiyon söz konusudur.enfeksiyonun  iyileşmesi sonrası kişi taşıyıcı konumuna gelir.
HERPES ZOSTER
Virütik bir enfeksiyondur.İlk bulgular ağrı ve duyu bozukluğudur.Genellikle göğüs sinirlerinin tutulumu görülür.
LEPRA
Daha çok deri ve sinir sistemi tutan,nadiren göz,testis gibi organlara da yerleşebilen kronik bir enfeksiyon hastalığıdır.Kaş ve kirpiklerde dökülme ile kendisini gösterir.
LICHEN PLANUS
Simetrik dağılım gösteren ve genellikle el bilekleri,kalçalar,penis ve bacaklarda görülen bir hastalıktır.Asabi kişilerde yaygındır.T hücre aktivitesi alerjik kökenli olabileceğini düşündürmektedir.
LUPUS ERİTAMATODES DİSSEMİNATUS
Eklemleri ve deriyi tutar.Yorgunluk,iştahsızlık,düzensiz ateş yükselmeleri,adale ağrıları ile başlar.Yüz derisinde kelebek kanatlarını andırır görünüm vardır.
PSORİASİS
Sebebi bilinmeyen,nükslerle seyreden,ömür boyu süren bir cilt hastalığıdır.Genellikle bir stres olayıyla başlar.Üzeri sert kırmızı ya da beyaz yaralar şeklinde ortaya çıkar.En sık dirsek ve dizde görülmekle birlikte vücudun her yerinde yerleşebilir.
SEDEF HASTALIĞI
Psoriasis
SİFİLİZ
Cinsel ilişki ile bulaşan bir hastalıktır.Gebe kadından çocuğuna da enfeksiyon geçişi olur.
YILANCIK              
Erizipel
ZONA
Herpes Zoster

Bazı Hastalıklar Ve Tanımları 2

HASTALIK
TANIMLAMA
ADAMS STOKES HASTALIĞI
Nabzın çok yavaşlaması ve zayıflaması , baş dönmesi , bayılma ve yüzeysel solunum ile kedisini belli eden bir hastalıktır.
AKUT PERİKARDİT
Kalbi çevreleyen zarda iltihaplanma vardır.Öne doğru eğilmekle azalan şiddetle ağrı , ateş ve çarpıntı vardır.Nabız hızlı ve düzensizdir.
AKUT ROMATİZMAL ATEŞ
Nedeni kesin olarak bilinmeyen , subakut veya kronik seyirli sistemik bir hastalıktır.Kalp kapakçıklarında bozukluklara neden olabilir.A grubu beta emolitik streptokok denilen mikrobun neden olduğu bademcik enfeksiyonu , orta kulak iltihabı vs. sonrasında gelişir.
AORT ANEVRİZMASI
Aort üzerinde kireçlenmenin yoğun olduğu bölgelerde görülür.Aort duvarının sağlamlığını ve esnekliğini kaybetmesi,zayıflaması,incelmesi ve gelişmesi,ileri aşamalarda ise bu bölümün balon gibi şişmesi ile karakterizedir.
AORT DİSSEKSİYONU
Aortun duvar yapısının bozularak,içinde akmakta olan kanın Aort katmanları arasında sızmazı ve burada ilerleyerek kendisine gitgide büyüyen bir kese oluşturması durumudur.
AORT KOARKTASYONU
Aortda bir darlık sonucu vücudun üst yarısında tansiyon yüksekliği ile seyreden,cocukluk ve genç erişkilik döneminde genellikle tanık olan bir hastalıktır.
ARTERIOSKLEROZ
Atardamarlarda lümen daralması , duvar kalınlaşması ve elastisite kaybının meydana getirdiği bir hastalıktır.
ATRİAL SEPTAL DEFEKT(ASD)
Kalbin kulakçıkları arasındaki bölmede açıklık vardır.Kan sol kulakçıktan sağ kulakçığa geçmektedir.Nefes darlığı , yorgunluk ,sık solunum enfeksiyonu olur.
BUERGER HASTALIĞI
Damarların içine hava girmesi durumu.Bu hava kan akımı ile sürüklenerek akciğer , beyin gibi hayati organlara gelirse ani ölüm , felç gibi tablolarla karşımıza çıkar
CAISSON HASTALIĞI
Damarların içine hava girmesi durumu.Bu hava kan akımı ile sürüklenerek akciğer , beyin gibi hayati organlara gelirse ani ölüm , felç gibi tablolarla karşımıza çıkar
CROCQ HASTALIĞI
Ellerde ve nadiren ayaklarda solukluk hissi , mavi renk ve terleme ile karakterli bir dolaşım sistemi hastalığıdır.
FALLOT TETRALOJİSİ
Birbirine bağlı dört farklı anatomik bozukluk vardır.Bu hastalıkla doğan bebeklerin çoğu mavi renktedir.Diğerlerinde ise 1 yaşından önce morarmalar görülür.
HİPERTANSİYON
Büyük tansiyonun 160 mmHg veya üzerinde ve/veya küçük tansiyonun 95 mmHg veya üzerinde olduğu durumlardır.böbrek hastalıkları , hormonal bozukluklar , enzim düzensizlikleri nürolojik hastalıklar veya bazı ilaçların kullanımı sonucu gelişebileceği gibi vakaların %95 kadarında sebebi anlaşılamamaktadır.
KALP KRİZİ
Bkz. Miyokard enfarktüsü
KALP YETMEZLİĞİ
Kalbin yeterli miktarda kanı pompalayamaması ve kanın yetersizlikten sorumlu bölümün gerisinde gölgelenmesi sonucu ortaya çıkar.Nefes darlığı,yorgunluk,kuvvetsizlik,bellek bozuklukları,baş ağrısı ve kötü rüyalar vardır.
MI
Bkz. Miyokard Enfarktüsü
MİYOKARD ENFARKTÜSÜ
Kalp kasının kanlamasını sağlayan koroner damarlardaki tıkanıklara bağlı olarak kan akımının yetersiz kalması sonucu oluşur.Kan akışının tamamen durmasından sonraki ilk 6 saatte hücreler ölmeye başlar.24 saat içerisinde ise kalıcı değişiklikler oluşur.
PATENT DUKTUS ARTERİOSUS(PDA)
Doğum öncesi dönemde fonksiyonel olan , doğumdan sonraki dönemde ise kapanan bir damar yapısının doğum sonrası da açık kalması söz konusudur.Çabuk yorulma ve nefes darlığı vardır.
PERİARTERİTİS NODOSA
Atardamar hastalığıdır.Daha çok orta yaş erkeklerde görülür.Küçük ve orta boy arterlerde nodül tarzında şişmeler vardır.Ateş , solukluk,yorgunluk,iştahsızlıkla başlar.
RAYNAUD HASTALIĞI
Atardamarlarda ve damarcıklarda kasılma sonucu doku beslenmesinin bozulması ile karakterli ,sebebi bilinmeyen bir hastalıktır.Genellikle soğuk havalarda ve stres altında olan kişilerde görülür.
TAŞİKARDİ
Kalp atım sayısının dakikada 100’den fazla olmasıdır.Kansızlık ,egzersiz,ateş,stres,tiroit bezinin fazla çalışması ve birçok kalp hastalığına bağlı olarak gelişebilir.Ateş en sık rastlanan sebeplerden birisidir.39 derecenin üzerinde her bir derecede ateş nabız sayısını dk’da ortalama 20 kadar artırır.
VARİS
Vücutta toplardamarların kanı kalbe döndürecek vasıflarını kaybetmiş olması halidir.Özellikle bacaklarda görülür.Kan yerçekiminin etkisi ile bacaklardan kalbe dönerken zorlanma olur.Ayaklarda ağırlık hissi,yorgunluk ile ortaya çıkar.Bacaklar gövdeden daha yukarıda tutulursa,hastanın şikayetleri geçer.
VENTRİKÜLER SEPTAL DEFEKT(VSD)
Kalbin karacıkları arasındaki bölmede açıklık vardır.Kan sol kulakçıktan sağ kulakçığa geçmektedir.Nefes darlığı ve çabuk yorulma vardır.
WOLF PARKİNSON WHİTE(WPW)
Kalbin elektrik ileti sisteminde meydana gelen aksama sonucu oluşur.

Bazı Hastalıklar Ve Tanımları

HASTALIK
TANIMLAMA
ASETONÜRİ
İdrarda aseton düzeyinin normalden fazla olması hali.Yağ oksidasyonunun tamamlanamaması sonucu görülür.
BÖBREK TAŞLARI(ürolitiasis)
Yerleşim yerine ve taşın kimyasal özelliklerine göre farklı gruplara ayrılırlar.Eğer taş belirli bir bölgede sabit duruyorsa ve hiç oynamıyorsa , sessiz kalır ve sancı yapmaz.Hareketli , küçük taşlar en fazla sancıya sebep olanlardır.Beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler söz konusudur.
BÖBREK YETMEZLİĞİ
Az ya da hiç idrar çıkartamama hastalığıdır.Kanama,ishal,kusma,yanık ve aşırı terleme gibi durumlarda böbreğe gelen kan miktarındaki azalmaya bağlı olarak gelişir.Böbreklerin yetersiz kalması ile kanda biriken zararlı maddelerin temizlenmesi için bu tip hastalar periyodik olarak diyaliz makinesine bağlanırlar.
DİYABETİK GLOMERÜLOSKLEROZ
Şeker hastalığının ilerlemesi ile oluşur.Şeker hastalığına bağlı ölümlerin yarısının sebebi bu hastalıktır.Sıklıkla hipertansiyon ile birlikte gelişir.
FANCONI HASTALIĞI
Genetik geçişi olan ve böbrek fonksiyonlarında bozulma ile ilerleyen bir hastalıktır.
GLOMERÜLONEFRİT
Her iki böbreğin glomerül denilen bölgelerini tutan kalıtsal olma ihtimali bulunan bir hastalıktır.kronik böbrek yetmezliğinin en sık rastlanan sebebidir.
GOODPASTURE HASTALIĞI
Hızla ilerleyen nefrit belirtileri ile beraber balgamdan kan gelmesi de vardır.Hastalık özellikle genç erkeklerde görülür.bağışıklık sistemini ilgilendiren bir hastalık olduğu düşülmektedir.
LUPUS NEFRİTİ
Sebebi tam olarak bilinmeyen bir bağışıklık sistemi hastalığıdır.Akciğer zarı kalp zarı,karın zarı ve derinin tutulumu söz konusudur.
PROSTAT ADENOMU
Erkeklerde 60 yaşından sonra %50 görülür.İyi huylu bir tümör vardır.İdrar akımının azalması , sık idrara çıkma , gece idrar yapma ihtiyacı , idrar yapma zamanının uzaması gözlenir.
ÜROLİTİASİS
Böbrek Taşları.

Tansiyon İlaçları Kansere İyi Geliyor

Tansiyon ilaçları kansere iyi geliyor
Tansiyon ilaçlarının, Akciğer Kanserinin tedavisinde kullanılabileceği anlaşıldı.
ABD'de yayınlanan "Cancer Research" adlı dergide çıkan makaleye göre, laboratuvarda hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde, kandaki "anjiotensin" hormonunu artıran tansiyon ilaçlarının, akciğer tümörlerini yüzde 30 oranında azalttığı belirlendi.
Wake Forest üniversitesinden Patricia Gallagher başkanlığındaki araştırma ekibinin çalışması, bu ilaçlarla tedavi edilmeyen farelerdeki tümörlerin, aynı zaman dilimi içinde iki kat arttığını gösterdi.

Araştırma ekibinden Ann Tallant, bunun, buHormonun Kanser tümörlerini azalttığına dair ilk çalışma olduğunu belirtti ve bu sonuçların, akciğer kanserinin tedavisi için yeni bir yöntem geliştirilebileceğini düşündürdüğünü vurguladı

Sivilce

Sivilce Konusunda İlk Bilinmesi Gerekenler ve Tedavi Seçenekleri
Tanım
Sivilce(Akne) yağ üretimi yapan bezlerin) uzun süreli iltihabi rahatsızlıdır. Açık ve kapalı komedon oluşumu, eritemli popül ve püstüller, nodüller, psodokistler ve bazen de nedbe oluşumu ilekarakterizedir.
Akne genel olarak adölesan ve gençlik dönemi hastalığıdır. Ortalama 14 yaşta başlar ve 20’li yaşların sonuna doğru iyileşir. Bu yaşlardaki genç insanların önemli bir kozmetik problemi olduğu kadar, görünüşteki bu bozukluk nedeniyle kişini psikolojisi de olumsuz etkileyen bir dermatolojik problemdir. Hastalık bazen bazı endokrinolojik-hormonal hastalıklara da eşlik edebilmektedir.
Akne oluşumunda genel olarak 4 faktör önemlidir.
1-) Artmış sebum üretimi
2-) Mikrobial florada anormallikler
3-) Pilosebase kornikikasyon
4-) İnflamasyon
Akne polimorfik bir hastalıktır. % 99 oranında yüzde, % 60 oranında sırtta ve % 15 oranında göğüste bulunur. Akne oluşumu ile ilgili olarak yağlı, yüksek kalorili yiyeceklerin alımı ile doğru orantılı olarak akne oluşumunun arttığı yaygın bir inanış olmasına rağmen bu yönde bir bilgi içeren bilimsel çalışma yoktur. kadınlarda menstrusyon öncesi alevlenmeler görülebilmektedir. terleme ile artış gösterdiği,Sıcak ve nemli ortamlarda bulunmakla akne oluşumunun arttığı bildirilmiştir.
Güneş ışınının akne oluşumunu arttırdığı da yine yaygın bir inanış ise de bu konuda bilimsel bir yayın bulunmamaktadır. Ultraviyolenin cilt yağı denge düzeyini arttırdığını bildiren bilimsel yayınlar mevcuttur. Stresin akneyi bildiren hiçbir yayın bulunmamaktadır. Tersine akne varlığı genç kadınlarda utanma, anksiyete, huzursuzluk ve sosyal ilişkilerde çekingenliğe yol açabilmektedir.
Tedavi
Tedavinin başarısı hasta ile kurulan diyalog ile son derece ilişkilidir. Hasta kendi tedavisinin planlanmasına katkıda bulunmalı ve tedavi sürecinde sorumluluk almalıdır.
Öncelikle bilinmesi gereken hafif akne türlerinin bile 4-6 yıl sürebileceği gerçeğidir.
Tedavide amaç yukarıda dört Madde ile özetlenmiş olan nedensel faktörlere etki edebilmektedir. Hastanın yaşı, cinsiyeti, kaç yıldır akne şikayeti bulunduğu ve eşlik eden başka bir hastalık olup olmadığı tedavi seçiminde önemlidir. Ancak tedavi seçimince en önemli etmen aknenin yaygınlığı ve ciddiyetidir. Hafif akne olarak sınıflananlar topik (seçme ilaçlar) orta şiddette aknesi olan olanlar ise sistemik tedaviler ile tedavi edilmelidir. Çünkü akneye ait izleri tedavi etmek aknenin kendisini tedavi etmekten daha zor, pahalı, zaman isteyen ve daha az başarılı bir yöntemdir.
Topik (yüzeysel-sürme) Tedavi
Öncelikle antikomedonal olanlar
Adapalene
Tretioin
Azeleic Acid
Isotretinoin
Öncelikle Antibiyotik Olanlar
Azaleic Acid
Benzoyl Peroxide
Eritromisin
Klindemisin
Tetrasiklin
Öncelikle iltihap önleyici olanlar
Adapalane
Topikal Antibiyotikler
Oral Tedavi
Antibiyotikler : Tetrasiklin, minosiklin, dohoisiklin ve erstremisin
Hormonlar: Precelnisolane+estrogen, antiandrojenler, spiranolacton
Isotretinoin:Bilinen en etkili akne tedavi preperatıdır. Akne oluşumuna katkısına katkısı bulunan dört faktöre karşıda daha etkilidir.
Ancak yan etkileri de diğer ilaçlara göre daha fazladır. Mutlaka hekim kontrolü altında kullanılması gereken bir ilaçtır.

Sonuç olarak acne Vulgaris toplumda özellikle genç insanlar arasında çok yaygın oluşu, kişinin psiko-sosyal dengesine ve kozmetik görünümüne olumsuz etkileri nedeniyle olduğu kadar çeşitli yaygın ve yanlış inanışları da beraberinde taşıyan ve bu nedenle tedavisinde bir hekimin yardımının önemli olduğu bir hastalıktır

Saç Dökülmesi

Saç Dökülmesi
Saçlar hakkında kısaca bilgi verir misiniz
Her bir saçın yaşam döngüsü vardır. Bunlar yaklaşık olarak üç yıl ya da daha fazla süren aktif dönem, hemen bunu izleyen ve birkaç Gün süren geçiş dönemi ve ardından da üç Ay kadar devam eden dinlenme dönemidir. Saçlar Günde yaklaşık olarak 1/3 mm uzar. Fizyolojik olarak bir gün içinde ortalama 100 kadar saç dökülmesi söz konusudur.
Saç dökülmesini tanımlar mısınız
Saç dökülmesine tıp dilinde alopesi adı verilir. Saçların insan yaşamı için yaşamsal önemi yoktur ancak çok önemli psikolojik işlevleri bulunur. Özellikle kadınlarda büyük stres yaratabilir.
Saç dökülmesine yol açan etmenler nelerdir
Saç dökülmeleri nedbesiz (skarsız) veya nedbeli (skarlı) olabilir.
Skarsız olan alopesilerin en sık görülen nedeni androgenetik alopesi lerdir. Saçlarda incelmeyle başlayan hastalık erkeklerde daha şiddetli seyreder. Zemininde ırsi bir yatkınlığın olduğu düşünülmektedir. Tedavisinde bazı hormonal ilaçlar kullanılır. Halk arasında yanlış olarak saçkıran adıyla bilinen önemli bir skarsız alopesi nedeni de alopesi areata dır. Bu hastalığın en sık görülen şeklinde saçlı deride odaklar halinde saç dökülmeleri vardır. Vücudun savunma sistemlerindeki yetersizlik sonucunda bazı enfeksiyon odaklarının tetiklemesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kendiliğinden de düzelebilen hastalığın şiddetli şekillerinde kortizonlu ilaçlar ve ışık (PUVA) tedavisi kullanılabilir.
Bu hastalıklar haricinde Telogen effuvium denilen aktif dönemdeki saçların bir anda ve çok sayıda dinlenme dönemine geçmesi ile gelişen bir tablo vardır. Burada yaygın bir saç dökülmesi olur. Saçlar 3-4 ay içinde incelir ve seyrekleşir. Yenidoğan döneminde ve doğum sonrasında fizyolojik olarak görülebilir. Bundan başka siddetli enfeksiyon hastalıkları, ağır seyirli müzmin hastalıklar, büyük cerrahi girişimler, tiroid bezinin az çalışması, sara hastalığı için kullanılan ilaçlar, Hormonlar ve ağır metaller böylesi bir tabloya neden olabilir.
Tedavisinde bu tabloya yol açan etmenlerin ortadan kaldırılması esastır. Bunlardan başka demir,Protein, çinko eksiklikleri, radyasyon tedavisi, frengi hastalığı ve mantar hastalıkları skarsız saç dökülmelerine yol açabilmektedir. Özellikle kadınlarda saçların arkada topuz yapılması veya güneş gözlüklerinin sürekli olarak bir saç tutacağı gibi kafada tutulmasının da gerginlik tipi alopesiye neden olabileceği unutulmamalıdır.
Skarlı alopesilerde ise saç kökü tahrip olduğundan skarsız alopesilerdeki gibi saçların yeniden gelme olasılığı söz konusu değildir. Şiddetli yaygın kimyasal veya termal yanıklar, deri kanserleri, ışın tedavileri, bazı şiddetli mantar enfeksiyonları ile bazı ciddi dermatolojik hastalıklar sonucunda görülebilirler.

Sonuç olarak ne söylenebilir
Saç dökülmesi hangi nedene bağlı olursa olsun eğer bir kişi böyle bir durumdan yakınıyor ise hiç paniğe kapılmadan bir Deri Hastalıkları (Dermatoloji=Cildiye) uzmanına başvurmalıdır. Bazen çözümün çok basit olabileceği unutulmamalıdır

Kimler Kan Verebilir

Kimler Kan Verebilir Nasıl Kan Verilebilir
Yaş
18–65 yaş arası her Sağlıklı erişkin kan verebilir.
Sıklık
Erkekler, en sık 2 ayda bir; kadınlar ise, en sık 3 ayda bir olmak üzere ve yılda toplam 3–4 üniteyi geçmemek koşuluyla kan verebilirler.
Vücut Ağırlığı
50 kg'ın üzerinde olan herkes kan bağışı yapabilir.
Miktar
Bağışlanan kan standart olarak 450 mL'dir. İnsan vücudunda toplam 5000–6000 mL kan olduğu düşünülürse bu miktar toplam kan Hacmininsadece % 7,5-9’u kadardır. Kan bağışı sonrası eksilen Sıvı hacmi, damar dışındaki sıvının, damar içine geçmesiyle Saatler içerisinde karşılanır. Hücrelerin yenilenmesi süreci ise, 2 Ay kadardır.
Anemi
Kansızlık kan bağışı için engeldir. Günlük yaşamın olağan sayılabilecek ve çoğunlukla psikolojik kaynaklı olan halsizlik bitkinlik gibi durumlar, Anemi (Kansızlık) olarak algılanmamalıdır. Anemi tanısı, kan testleriyle yapılmaktadır. Kan bağışı için kriter hemoglobin değeridir. Bu değer, Erkeklerde 13,5 g/dL'nin; Kadınlarda ise, 12,5 g/dL'nin üzerinde ise, kan bağışı yapabilirsiniz. Kan merkezlerinde, hemoglobin tayini yapılmakta ve hemoglobin düzeyiniz uygunsa kan alınmaktadır.
Saklama
Kanın saklanma süresi, torba içindeki antikoagülan (Pıhtılşamayı engelleyici) Sıvının niteliğine bağlıdır. Bugün kullanılmakta olan torbalarda bu süre 35–42 Gün kadardır ve bu süre, kanın kullanımı için fazlasıyla yeterli bir depolama süresidir.
Sterilite
Kan torbaları, tek kullanımlık ve steril olarak imal edilmektedir. Bu sebeple kan bağışı sırasında donöre herhangi bir hastalık bulaştırılması söz konusu değildir.
Yan Etki
Kan bağışının, kilo aldırma, zayıflatma halsiz bırakma kaşıntı ve bağımlılık gibi yan etkileri yoktur.
İlaç Kullanımı
Almış olduğunuz ilaçlar, kanınıza geçmektedir. Bu ilaçlardan bazıları kan bağışı yapmaya engeldirler. Kan bağışından önce, eğer sağlığınız açısından mecbur değilseniz, ilaç almayınız. Almak durumundaysanız, kan verip veremeyeceğinizi kan merkezi doktorlarımıza danışabilirsiniz.
Aspirin kullanımı
Kan bağışına engel değildir. Sadece, trombosit amaçlı kan alımında veya tromboferezde dikkat edilmelidir.
Tegison (Sedef hastalığında kullanılan bir ilaç) kullananlar ilacı kestikten 3 yıl sonra kan verebilir.
Accutan veya benzeri retinoik Asit türevi ilaçları kullananlar ilacı bıraktıktan 4 hafta sonra donör olabilir.
Faktör konsantresi kullananlar, donör olamazlar.
Tansiyon
Sistolik kan Basıncı 180 mmHg'yı, diastolik kan basıncı ise, 100 mmHg'yı aşmamalıdır.
Hastalıklar, Aşılar
Yine bazı hastalıklar da ilaçlar gibi kan bağışına sürekli veya belli bir dönem için engel oluşturmaktadır. Bu hastalıklara ilişkin bazı bilgiler aşağıda belirtilmiştir (Aşağıda olmayan hastalıklar için, bizi arayabilirsiniz).
Hepatit B (Hiçbir zaman kan veremezler)
Hepatit C (Hiçbir zaman kan veremezler)
AIDS (Hiçbir zaman kan veremezler)
Sıtma (Tedavinin sağlanmasından 3 yıl sonradan itibaren kan verebilirler)
Frengi geçiren hastalar, iyileşmeden 1 yıl sonra kan verebilirler.
Creutzfeldt-Jacob hastalığı olanlar, hiçbir zaman kan veremez.
Tüberküloz (Tedavinin sağlanmasından 2 yıl sonra kan verebilirler)
Diabet (İnsülin kullananlar veremez)
Anemi (Anemi teşhisi konmuş kişiler kan bağışçısı olamazlar)
Gebeler kan veremez. Doğum veya gebeliğin sonlan(dırıl)masından 6 hafta sonra kan verebilirler. Emzirme yapılıyorsa emzirmenin sonuna kadar kan veremezler
Koroner kalp hastalığı, angina pektoris, ciddi kardiyak aritmi serebrovasküler hastalıklar, arteriyal tromboz veya rekküren venöz trombozu olan kişiler kan veremezler.
Allerji (Astım hastaları kan veremez. Polen allerjisi olanlar ise sadece allerjileri oldukları dönemde kan bağışlayamazlar)
Otoimmün hastalığı olanlar kan veremezler.
Kanama diatezi (Kanama eğilimi) olanlar ömür boyu kan veremezler.
Bronşit (Belirtisi olan kronik bronşit hastaları kan veremez)
Kronik nefrit ve pyelonefritli hastalar kan veremez. Akut glomerulonefrit geçirmiş olanlar ise iyileşmeden 5 yıl sonra bağış yapabilir.
Malign (Habis) hastalığı olanlar donör olarak kabul edilmezler.
Brusella almış olanlar, tam iyileşmeyi takiben iki sene sonra kan bağışçısı olabilirler.
Epilepsi hastaları ilaçsız hecmesiz 2 yıldan sonra kan verebilirler.
Osteomyelit geçirmiş hastalar tam düzelmeden 5 yıl sonra kan verebilirler.
Cerrahi: Büyük ameliyatlardan sonra 6 ay boyunca kan bağışı alınmaz. Mide rezeksiyonu geçirenler ise, hiçbir zaman donör olamazlar.
Transfüzyon: Kan veya kan ürünü alan donörler 1 yıl boyunca kan veremezler.
Attenüe virus aşısı yapılmış olanlar 3 hafta kan veremez (Suçiçeği sarıhumma kızamık, kızamıkçık oral polio kabakulak).
Ölü bakteri aşısı olanlar 5 gün donör olamazlar (Kolera, tifo, antrax).
İnaktif virus aşısı ve toxoid alanlar ise 3 gün kan veremezler (Polio-injeksiyon influenza, rabies difteri, tetanoz)
Kan Bağışı Nasıl Yapılır
Tüm işlemler yaklaşık bir Saat sürmektedir. Kan merkezinde en az bir saat geçirmeyi planlayınız
1. KAYIT
Kan merkezimize gelen kayıtlı donörler ya da donör adayları için ilk işlem bilgisayar ortamında kayıtlarının alınmasıdır. Burada sizden kimlik bilgileri, adres ve Telefon alınmaktadır.
2. DONÖR SORGULAMA FORMUNUN DOLDURULMASI
Donör formunun doldurulması, kan bankacılığının temel ilkelerinden olan "Güvenli Kan" için oldukça önemli bir uygulamadır. Donor sorgulama formundaki soruları yanıtlamanız istenecektir. Size donör formu uygulamayan ve değerlendirmeyen yerlerde kan vermekten kaçınınız. Çünkü bu bir hastaya istemeden zarar vermenize neden olabilir.
3. NABIZ, TANSİYON, ATEŞ VE HB (HEMOGLOBİN) ÖLÇÜMÜ
Donör formu doldurulduktan sonra, sıra donör adaylarının Nabız ateş tansiyon ve hemoglobin ölçümlerine gelir. Kan bağışı için tansiyonun 180 / 100 mmHg değerlerinin, ateşin 37,5 derecenin altında olması gerekir. Hemoglobin düzeyi ise 12,5 gr/dL'nin üzerinde olmalıdır.
4. HEKİM KONTROLÜ
Tüm bu verilerin toplanması en çok 5–6 Dakika kadar sürer. Donör formu ve yapılan ölçümler kan bankası hekimi tarafından kontrol edilir ve donör adayı, hekim tarafından da onaylandıktan sonra kan bağışı yapabilir demektir. Tüm bilgiler bilgisayara kaydedildikten sonra barkod çıktısı alınarak sorgulama formunuz üzerine onay verilir ve kan alma odasına geçmeniz istenir. Bütün bu uygulamalardaki amaç, bağışladığınız kanın, o kanı alacak olan hastaya zarar verebilme riskini en aza indirgemektir. Bu nedenle "Güvenli Kan" ilkesinin iki temel bileşeni olan "Donör Formu" ve "Hekim Kontrolü" konularındaki hassasiyetimiz, olmazsa olmazlarımızdandır. Donör formu uygulanmayan ve hekim kontrolü yapılmayan bir yerde kesinlikle kan bağışı yapmayınız ve bu konuda yetkilileri mutlaka uyarınız
5. KAN BAĞIŞINA HAZIRLIK
Kan bağışı için gerekli olan malzeme ve araçlar; bir adet kan torbası (Kanın içine alındığı tek kullanımlık torba) donör yatağı, kan çalkalama ve tartma cihazı ile kanın hijyenik bir ortamda alınmasını sağlayacak malzemelerden oluşur. Bir ünite kan 450 mL (mililitre) kadardır. Bu miktar, ikiSu bardağından biraz daha fazla Hacim demektir. Ancak sağlıklı bir kişide 5000–6000 mL kan bulunduğu düşünülürse, alınan kan miktarı, kişinin toplam kanının %7–9 kadarını oluşturmaktadır ve bu da kişi için fark edilmeyecek düzeyde bir hacimdir
6. KAN BAĞIŞININ SONA ERMESİ
Kan Bağışı 5–12 dakika arasında sürer.
7. DİNLENME
Kan bağışı biten donör, kan verdiği donör yatağında, hekimin önerisine göre olmak üzere en az 10 dakika kadar dinlenir.
8. DONÖRE BAĞIŞ SONRASI İKRAM
Dinlenme aşamasını tamamlamış olan kişiye meyve Suyu kahve çay gibi içeceklerin yanı sıra bisküvi veya çikolatalı yiyecekler ikram edilir. Kişi, 5 dakika kadar bu kısımda ikram edilen yiyecek ve içecekleri bir i aldıktan sonra, işyerine veya evine dönmeye hazır demektir.
9. KAN VERME BİLGİLERİ
Kan bağışı biten donör kan grubu bilgileri ve kan verdiğine ait bilgileri içeren kartı alır 3 ay sonra tekrar gelmek üzere kan merkezinden ayrılır